“25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü” nedeniyle Baromuz Kadın Hakları Komisyonu tarafından Baro Başkanlık Odasında Basın Açıklaması yapılmıştır.
“25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü” nedeniyle Baromuz Kadın Hakları Komisyonu tarafından Baro Başkanlık Odasında Basın Açıklaması yapılmıştır.
Basına ve Kamuoyuna
SAVAŞA, ERKEK ŞİDDETİNE, YOKSULLUĞA KARŞI
BARIŞI,HAYATLARIMIZI ve HAKLARIMIZI SAVUNUYORUZ
Toplumsal cinsiyet eşitsizliği nedeniyle yaşamın her alanında eşit olmayan güç ilişkisinin neden olduğu şiddet, kadının fiziksel, ruhsal, sosyal, cinsel, ekonomik ve dijital açıdan zarar görmesine, acı çekmesine, özgüvenini yitirmesine, onurunun zedelenmesine ve kadınlara karşı ayrımcılığın sürmesine yol açıyor.
Evde, işte, okulda, sokakta, sosyal medyada, dijital platformlarda erkek şiddetine maruz bırakılıyoruz. Erkek şiddetine dair veriler iktidarlar tarafından açıklanmıyor. Şiddet vakalarının üstü örtülmeye çalışılıyor. 2022 yılında erkek şiddeti 334 kadını öldürdü. Sadece 2022 verilerine baktığımızda bile şiddetin hedefi haline gelen kadınların sayısının arttığını görüyoruz. LGBTİ+ örgütlerinden gelen raporlar nefret söyleminin de her geçen gün arttığını gösteriyor.
Her 25 Kasım’da olduğu gibi bu yıl da sınırları ve zamanları aşan kadın dayanışmasını ve Mirabal kardeşlerin 1960larda Trujillo’nun diktatörlüğünün devrilmesinde yol açan direniş ve mücadelesini selamlayarak isyanımızı meydanlara taşıyacağız.
Yıllardır sürdüğümüz mücadeleyle elde ettiğimiz en önemli kazanımlarımızdan biri, kadına yönelik şiddetin toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden doğduğu yaklaşımı üzerine inşa edildiği için oldukça önemli olan İstanbul Sözleşmesi bir gecede feshedildi. Devlet bu yolla erkek şiddetini ve erkek egemen zihniyeti değiştirme yükümlülüğünü almayacağını açıktan duyurmuş oldu. Şimdi de 6284 sayılı yasayı tartışmaya açarak eril yargının nicedir süren cezasızlık politikalarını meşrulaştırıyor. Erkek şiddeti cezasız bırakılırken, kendi hayatlarını savunan kadınlar oldukça ağır cezalarla karşı karşıya kalıyor.
Haklarımız ve hayatlarımız için İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyeceğiz diyoruz. Sözleşme yeniden yürürlüğe girene, gereği yerine getirilene ve 6284 Sayılı yasa etkin bir biçimde uygulanana kadar mücadele etmeye devam edeceğiz.
Dünyada ve ülkemizde krizlerle daha da artan ekonomik eşitsizlikler ve kemer sıkma politikaları kadın emeğinin sömürüsünü katlayarak artırıyor. Kadının tek istihdam biçiminin güvencesiz, evden, kısmi zamanlı, parçalı ve esnek istihdam olmasını sağlayan düzenlemeler yaygınlaşıyor.
İşyerleri tüm emekçiler ve özellikle kadınlar için adeta şiddetin kendisi haline geldi; süren taciz, mobbing ve baskıların önünü alacak ILO 190 Sayılı Sözleşme gibi uluslararası sözleşmeleri onaylama gereği duymuyor.
Ekonomik ve sosyal güvenceden yoksun bırakılmayı, yoksullaşmayı, bize dayatılan kimliklerle yaşamayı, güvencesiz- kayıt dışı çalıştırılarak sömürülmeyi, dünyanın bakımı da dahil tüm bakım yüklerini karşılıksız olarak yüklenmek zorunda görülmeyi, şiddet ve istismar tehdidi altında yaşamayı reddediyoruz. Bu sorunlara çözüm üretecek politikalar yapılsın, kadına yönelik şiddetin tüm biçimleri ortadan kalksın istiyoruz.
Kadınların eşitlik ve özgürlük sorunu çözülmeden siyasi, medeni, sosyal ve ekonomik haklara erişimden bahsedilemeyeceğinin altını çiziyoruz Varız! Diyoruz. Vardık ve var olacağız.
Hayatlarımıza, haklarımıza ve emeğimize sahip çıkarak;
Aydın Barosu Kadın Hakları Komisyonu olarak, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde şiddetin önlenmesi, kadın cinayetlerinin durdurulması için bir kez daha “YASALARA DOKUNMA! UYGULA!” diye haykırıyoruz.
SAVAŞA, ŞİDDETE, YOKSULLUĞA KARŞI BARIŞI, HAYATLARIMIZI ve HAKLARIMIZI SAVUNACAĞIZ!
İSTANBUL SÖZLEŞMESİNDEN VAZGEÇMİYORUZ!
ŞİDDETSİZ BİR YAŞAM, EŞİTLİK, ÖZGÜRLÜK, ADALET, DEMOKRASİ, BARIŞ, LAİKLİK MÜCADELEMİZDEN VAZGEÇMİYORUZ!
YAŞASIN KADINLARIN MÜCADELESİ!
Aydın Barosu Kadın Hakları Komisyonu
Bir yanıt bırakın