Baromuz Çocuk Hakları Komisyonu 23 Nisan Ulusal Egemenlik Ve Çocuk Bayramı nedeni ile Baro Başkanlık odasında basın açıklaması düzenlemiştir.
Basına ve Kamuoyuna
Geleceğimizin mimarları olan Sevgili Çocuklarımız, Değerli Meslektaşlarımız ve Sayın Basın Mensupları,
Öncelikle Pandemi nedeniyle basın açıklamamızı sınırlı sayıda kişi ile yapmak zorunda kaldığımızı bildirmek isteriz.
Bilindiği üzere;
23 Nisan 1920 tarihi, Ulusal Egemenliğin millete ait olduğunu savunan iradenin oluşturduğu, kurtuluş ve kuruluşumuzun temelini atan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı bir tarih olması nedeniyle büyük önem taşımaktadır. Bu tarihte açılan Türkiye Büyük Millet Meclisimiz; millet egemenliğinin ve tam bağımsız Türkiye’nin teminatı olmuştur.
23 Nisan, gerek Türkiye Büyük Millet Meclisinin açıldığı tarih olması gerekse de 23 Nisan 1927 Tarihindeki ilk Çocuk Bayramının Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün himayesinde gerçekleşmesi nedeniyle tarihsel bir değer taşımaktadır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün ulusal egemenlikle beraber çocuklara karşı sevginin ve inancın birlikte harmanladığı bu tarihin bilinciyle hareket etmek hepimizin görevidir.
Çocuklarımız bu anlamda Cumhuriyetin, Ulusal Egemenliğin ve geleceğimizin koruyucusu, teminatıdır. Bu teminat o denli önemlidir ki, toplumun her ferdi çocukların aydınlatılmasından sorumlu, onları geleceğe hazırlamakla yükümlüdür.
Atatürk’ün de dediği gibi,
“Hedefe yalnız çocukları yetiştirmekle ulaşamayız! Çocuklar geleceğimizdir. Fakat geleceği yapacak olan bu çocukları yetiştirecek analar, babalar, kardeşler hepsi şimdiden az çok aydınlatılmalıdır ki, yetiştirecekleri çocukları bu millet ve memlekete hizmet edebilecek, yararlı ve faydalı olabilecek şekilde yetiştirsinler! Hiç olmazsa yetiştirmek lüzumuna inansınlar! Okullardan başka; gazeteler, küçük dergiler köylere kadar yayınlanıp dağıtılmalıdır. Bizim köylümüz ne gazete ne dergi okumaz. Bilenler bilmeyenleri toplayıp, okutmayı, onlara okumayı anlatmayı bir vazife bilmelidir.”
Bizler önce, toplumun her bir bireyi olarak Atatürk’ün de vurguladığı gibi önce kendimizi aydınlatmalı, bilgilenmeli, ardından çocuklarımıza bu aydınlığı aktarmalıyız. Nitekim Vatan sevgisini, insan sevgisini bilen anne babalar çocuklarına bu sevgiyi aktaracaktır. Ve böylelikler bu aktarım geleceğimizi, ulusumuzu doğru biçimde şekillendirecektir.
Yurt, ulus ve insan sevgisini öğreteceğimiz çocuklarımızı her türlü kötü ortamdan, onların ruh yapısında olumsuz etki doğuracak olaylardan uzak tutmak hepimizin görevidir. Çocuklarımızın gerek bedensel gerekse de ruhsal gelişimlerini en iyi şekilde tamamlaması, onların eğitimli birer insan olarak yetişmesinin sağlanması toplumun her katmanının bir amacı olmalıdır.
Fakat son dönemlerde görülmektedir ki, çocuklarımız büyük bir tehdit altındadır. Bu tehdit sadece fiziki anlamda anlaşılmamalıdır. Çocukların psikolojisinin farklı olaylar ile olumsuz etkilendiği, onların hassas ve kıymetli yüreklerinin sarsıntıya uğradığı maalesef ki görülmektedir.
Çocuklarımızın refah içerisinde gülüp oynayabildikleri bir ortamın oluşturulması, kaliteli eğitim ve öğretim anlayışı ile donatılması, sosyal- ekonomik şartlarının iyileştirilmesi gerekeceği yerde her gün farklı olumsuz olaylar ile karşılaşmaktayız. ..
Bu olayların başında cinsel istismar gelmektedir.
Örneğin istismar vakalarına ilişkin birtakım verilere yer vermek gerekirse; Resmi makamlar tarafından yayınlanan 2019 yılı verilerine göre; cinsel dokunulmazlığa karşı 49.057 Dava açılmış olup bunların 22.689’u çocuklara yönelik cinsel istismar suçunu oluşturmaktadır. Görüldüğü rakamların yüksekliği vicdanlarımızı kanatmaktadır. Bu vakalar dışında da çocuklarımız bir çok sorunla yüz yüze geldiği maalesef ki bilinmektedir.
Bu yönde, Cinsel istismar mağduru olan çocukların ifadelerinin Çocuk İzlem Merkezinde alınması gerekirken, bu konuda halen ülkemizde 2019 Yılı verilerine göre; 41 ilde faaliyet göstermektedir.
Diğer sorunları dile getirmek gerekirse;
Sosyal ekonomik nedenler ile Suça sürüklenen çocukların cezalandırıcı bir bakış açısıyla toplumdan uzaklaştırıldığı,
Eğitim ve öğretim anlamında çocuklarımıza fırsat eşitliğinin sağlanması konusundaki eksikliklerin yaşandığı
Siyasi kaygıların çocukların hukuki ve psikolojik anlamda gelişmesine yönelik girişimlerin önüne geçtiği
Sığınmacı çocukların içler acısı halde bırakıldığı bir dönem yaşıyoruz.
Bu olaylar içimizi acıtsa da bizler bu tablonun değiştirilmesi konusunda maddi ve manevi olarak elimizi taşın altına sokmak zorundayız. Devletin her bir kurumu, sivil toplum örgütleri, basın ve yayın organları toplumun her bir ferdi çocuklarımıza yapılan türlü haksızlık karşısında sorumluluk duygusu taşımalı, çocuklarımız için daha iyi koşulların oluşturulması, onlara çalışmanın önemini öğretme ve fikirlerini özgürce ifade edebilmelerini sağlama konusunda, işbirliği içerisinde hareket etmelidir.
Bizler Aydın Barosu Çocuk Hakları Komisyonu olarak çocuklarımızın haklarının korunması ve onlara daha iyi bir gelecek tesis edilmesi konusunda devletimizin tüm kurumlarıyla işbirliğine hazırız.Ve bu vesileyle tekrardan söylüyoruz ki,
Atatürk’ün çocuklarımıza armağan ettiği 23 Nisan Ulusal Egemenlik Ve Çocuk Bayramını kutlarız,
Her şey çocuklarımız için..
Teşekkür ederiz.22.04.2021