“10 ARALIK DÜNYA İNSAN HAKLARI GÜNÜ” nedeniyle Baromuz İnsan Hakları Komisyonu tarafından Merkezde Aydın Kent Meydanında ve Söke, Nazilli, Kuşadası ,Germencik ve Çine ilçe temsilciliklerimizde basın açıklaması ve broşür dağıtımı yapılmıştır.
BASINA VE KAMUOYUNA
Bugün 10 Aralık 1948 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 74. yıldönümüdür. Bu vesileyle de 10 Aralık günü Dünya İnsan Hakları Günü olarak kutlanmaktadır.
Tarihsel perspektiften insanlığın “hak arayışı” analiz edildiğinde bu arayışın insanlık tarihi kadar eski olduğu gözlemlenmektedir. Bu hak arayışı neticesinde birçok kurum, norm ve mekanizma ihdas edilmiştir. “İnsan hakları çağı” olarak ifade edilen 20. yüzyılda insanlığın şahit olduğu iki dünya savaşı, bir hak öznesi olarak insanların haklarının ihlali durumunda nasıl tabloların ortaya çıkabileceğini acı deneyimlerle ortaya koymuştur. Bu deneyim; evrensel, bölgesel ve ulusal düzeyde insan haklarının daha etkili yöntemlerle korunmasını ve güçlendirilmesi gereksinimini belirginleştirmiştir. Özellikle II. Dünya Savaşı ve sonrasında yaşanan yoğun ve sistematik insan hakları ihlalleri, tüm aktörlerin iş birliği içerisinde hareket etmesinin önemini ve zaruriyetini ortaya koymuştur. 10 Aralık 1948 tarihinde geniş bir mutabakat ile kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ile insanların hak öznesi olması bir kez daha teyit edilmiş ve insan haklarının kurumsallaşmasına giden önemli bir adım atılmıştır.
İnsan Hakları çerçevesinde herkes, ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal ya da başka bir görüşe sahip olma gibi bir ayırım gözetilmeksizin eşit hak ve özgürlüklere sahiptir.
2022 yılı da tıpkı geçen senelerde olduğu gibi maalesef insan hakları ihlallerinin ülkemizde yoğunlukla yaşandığı bir yıl olarak tarih sayfalarında yerini alacaktır. Her geçen gün binlerce insan yaşam, barınma, beslenme, sağlık, eğitim gibi en temel insan haklarından mahrum kalmaktadır.
Ülkemizde ise; Kadın cinayetleri, istismar edilen çocuklar, asgari ücretin yetersizliği, sağlık hizmetlerinin yetersizliği, öğrencilerin tarikat yurtlarında istismar edilmesi, yanlış çevreplanlamalarının getirdiği doğal afetler sonucunda dezavantajlı grupların mağduriyetinin artmasıbaşlıcagündemlerimizdi.
Ülkemizde kadına yönelik şiddetin önlenmesi için pek çok düzenleme yapıldığı gibi 2022 yılında İstanbul Sözleşmesi yürürlükten kalmıştır. Ancak bu düzenlemeleri yapanlar, bunlara imza atanlar dahi kadını ikinci sınıf insan kategorisinde gördüklerinden ve bu bakış açılarını söylemleriyle meşrulaştırmaya çalıştıklarından dolayı ülkemizde kadına yönelik şiddet, söylenenin aksine azalmamakta gün geçtikçe artmaktadır.Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için Türk Medeni Kanun’u, 6284 sayılı Kanun, Uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan kadın haklarının tüm kurum ve kuruluşlarla eksiksiz uygulanması ve İstanbul Sözleşmesinin yeniden yürürlüğe sokulması öncelikli taleplerimizdir.
Son günlerde ülkenin gündemi, kamuoyunun vicdanında yara açan bir cemaate bağlı vakfın yöneticisinin henüz 6 yaşındaki kızının 29 yaşında bir erkek tarafından ( evlilik adı altında) yıllarca cinsel istismara uğratıldığı haberi ile sarsılmıştır. Bu yıl da çocuklara yönelik ihmal ve istismarlara göz yumulmuştur. Oysaki İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 16. maddesi “Aile, toplumun doğal ve temel birimidir; toplum ve Devlet tarafından korunur.” denmektedir. Yine Anayasamızın 43.maddesinde de “Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır.” denmektedir. Söz konusu olaylar ile de görülmektedir ki toplumun ve devletin sorumluluğundaki çocuklar korunamamaktadır. Başta ilgili bakanlıkları, yargı mensuplarını, devlet kurumlarını, toplumun her kesimini çocukları koruyucu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne uymaya, çocuğun üstün yararını gözetmeye, görevlerini yapmaya davet ediyoruz.
Çalışma yaşamında iş güvenliği ve işçi sağlığına gereken önemin verilmemesi nedeniyle 2022 yılının ilk altı ayında fabrikalarda, tersanelerde ve maden ocaklarında en az 842 işçi hayatını kaybetti. Yapılan hukuki düzenlemeler, işçilerin haklarının temin edilmesinden ziyade daha çok mağdur olmasına sebebiyet vermekte ve kayıpları da engellememektedir. Sığınmacıların ucuz işçi ve köle düzenine araç olarak kullanılmasının getirdiği ihlallerde yine 2022 yılında da devam etmektedir.
Özellikle güvenlik güçlerinin, barışçıl amaçlı toplantı ve gösterilerde aşırı ve orantısız güç kullanarak müdahale etmesi sırasında yaşanan yaşam hakkı ihlalleri de işkence-kötü muamele yasağına aykırı gerçekleştirdiği davranışlara dönüşmektedir.
Bağımsız ve tarafsız yargı ifadesini göz ardı eden, kişi hak ve hürriyetlerini keyfi olarak engelleyen kişiler adil yargılanma hakkını da ihlal etmektedirler. Söz konusu ihlaller nedeni ile de milletimizin yargı sistemimizin bağımsızlığı, demokrasimize inancı da yitirilmektedir.
Yargının üç ayağından biri olan savunma ve kamu görevini ifa eden Avukatlar da 2022 yılı içerisinde mesleklerini icra ederlerken birçok kez saldırıya uğramış, yaralanmış hatta yaşamlarını kaybetmişlerdir.
İfade özgürlüğünün önünde yer alan engellemeler ve koruma altına alınmış tüm temel insan hak ve hürriyetlerinde 1136 Sayılı Avukatlık Kanununun vermiş olduğu yasal yetki doğrultusunda yüz yıla yakın geçmişiyle Türkiye’nin en köklü ve kurumsal barolarından biri olan Aydın Barosu olarak bizler insanların evrensel beyanname ile sahibi olduğu haklara kavuşması ve bu standartların sürdürülmesi açısından tüm gayretimizi ortaya koymaya hazır olduğumuzu ve var gücümüzle çalışacağımızı bildirmek isteriz.
Aydın Barosu İnsan Hakları Komisyonu olarak, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin amaçladığı ve herkesin bu beyannamede yer alan temel haklara sahip olması gerektiği yönündeki mücadelesinde tüm insanların yanında olduğumuzu kamuoyuna bildirir ve 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Gününüzü kutlarız.